Savaşçı bir hayat Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Sadece boş zamanlarını değil, tüm zamanlarını ve ömrünü sosyalizm uğruna mücadeleye veren Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı anıyoruz
toplumsal özgürlük facebook.com/ToplumsalOzgurlukPartiGirisimi
twitter.com/toplmsalozgrlk
2 TL / Ekim 2019
Mülteci sorunu mu mültecilerin sorunları mı? Arzu Küçük Türkiye’de bulunan yaklaşık üç buçuk milyon mülteci için en baştan beri hak temelli bir politika geliştirmeyen iktidar; uzun süre mültecileri bir dış politika aracı olarak gördü. Sonrasında 2015 yazında Türkiye’den Batı Avrupa’ya yaşanan göç dalgası sonrası, iktidar bloku için AB ülkelerine karşı kullanılacak bir koz haline geldiler. AB ile 2016 yılı Mart’ında para karşılığı yapılan siyasi pazarlık, mültecilerin dış politikada araçsallaştırılmasının en açık göstergelerinden biriydi. >> Devamı 5. sayfada
AKP’nin çaresizliği: Kayyımlar Hasan Feramuz 7 Haziran seçim yenilgiDarbe girişiminin hemen ardından Eylül 2016’da başlayan kayyım atamaları, 31 Mart seçimlerinin dumanı dağılmadan uygulanmaya devam ediliyor. AKP-MHP bloğunun çaresizce sarıldığı kayyım hamlesi, özellikle halkın direnişiyle giderek etkisini kaybetmekle birlikte ters tepmenin emarelerini taşıyor. >> Devamı 6. sayfada
Ge-çi-ne-mi-yor-uz! O halde değiştirelim! Demokratik Cumhuriyet, azdan az, çoktan çok alan vergi sistemiyle, herkese insanca yaşama güvencesiyle, herkesi iş sahibi yapma güvencesiyle, insanca düzenlenmiş çalışma saatleriyle sorunlarımıza çare olabilir. Krizin bedelini biz alttakilere ödetmeye çalışıyorlar. Üstteki kaymak tabakaya dokunmadan, onların servetlerine, milyonlarına, katlarına, yatlarına, lüks araçlarına, hak etmeden elde ettikleri mülklerine dokunmadan, lüks yaşantılarına, sahip oldukları kıyak vergi indirimlerine ilişmeden, krizin bedelini bizim cebimizden karşılamaya çalışıyorlar. Doğalgaz, tekel ürünleri, elektrik, benzin, mazot, su, temel gıdalar hemen her hafta zamla-
İdlib’de olmak tercih değil “zorunluluk”
Türkiye’nin neo-Osmanlıcı hayallerinin son külleri de atmosfere savrulmak üzere...
6
nıyor. Kabaran fiyatların çok büyük bölümü salt vergilerden oluşuyor. Zenginlerden, kaymak tabakadan toplayamadıkları vergileri, milyonlarca işçiden, emekçiden, işsizden, yoksuldan, köylüden çıkarmanın derdindeler. Bu yüzden temel tüketim maddelerine sürekli zamlar yapıyorlar.
İşsizlik yükseliyor İşsizlik rakamları dehşet verici boyutta. Kendilerince eğip bükebildikleri işsizlik rakamları bile dehşet verici.
Bütün bunlar tek bir amaç etrafında şekille-
Biz değiştirebiliriz İnsanlar kitlesel halde işsiz kalıyor, geçinemiyor, geçinemeyince öfkelerini çeşitli biçimlerde dışa vuruyorlar. İşsiz kalan, geçinemeyen işçiler, emekçiler seslerini duyurabilmek için zaman zaman kendi bedenlerine yönelik yıkıcı eylemlerde bile bulunabiliyorlar. Ama bu tablo ancak ve
ancak ezilenlerin örgütlü mücadelesiyle, başka türlü bir bölüşüm ve vergi sistemini talep etmek ve bu talebi tekil çığlıkların ve direnişlerin ötesine taşıyacak söz ve eylem birliği ile mümkün. Demokratik Cumhuriyet, azdan az, çoktan çok alan vergi sistemiyle, herkese insanca yaşama güvencesiyle, herkesi iş sahibi yapma güvencesiyle, insanca düzenlenmiş çalışma saatleriyle sorunlarımıza çare olabilir. Bu tabloyu değiştirmek bizim elimizde.
Ekonomik kriz, okul zili ve kadınların emeği
7
9
2019-2020 süreci işçi sınıfı açısından önemli bir dönemeci işaret ediyor.
Saray’da toplantı
Hatice Göz
Oğuzhan Kayserilioğlu Hepimiz sonrasında gördük, toplantı esnasında hepsi pek bir mutluymuş; göz süzmeler mi dersiniz gülüşmeler mi, pek bir nazik ricalar ve “aman efendim, sizi mi kıracağız” tarzındaki hemen kabuller mi, demet demet güzellik!
Çalışanlarsa deyim yerindeyse üç kuruşluk maaşla geçinmeye çalışıyor. Toplu sözleşmeler işçi ve emekçilere ihanetle sonuçlanıyor, zam oranları enflasyon oranlarının çok altında belirleniyor.
niyor: Zenginlere bir şey olmasın, her ne olacaksa çalışanlara, yoksullara olsun.
Bir yanda işçi sınıfı bir yanda sermaye
Çocuklar birey midir? Her çocuk bir bireydir. Hem de doğduğu anda. Bütün insan haklarına o an sahip olur. Belli bir süre yardıma ihtiyacının olması, öğrenmesinin gerekmesi, hatalar yapması… Bunların hiçbiri onları birey olmaktan çıkarmaz. Onların kararlarına saygı duyabilir, önlerini açabilir, bir yandan onlara öğretirken öbür yandan onlardan öğrendiğimizin bilincine varabiliriz. >> 10. sayfada
Türkiye İstatistik Kurumunun Haziran ayı için sansürlenmiş olarak açıkladığı işsizlik oranı bile yüzde 13,3. Aynı açıklamada genç işsizlik oranı ise tam tamına yüzde 24,8 olarak açıklandı.
O arada ne hikmetse, iki kez üst üste “rastgelen” kırık sandalye üzerinden Mafia usulü bir açık tehdit yaşansa da; eh, o kadar da olur canım, lafını edip de mutluluğu bozmamak lazım diye düşünmeden edemiyor insan! Üstünü kapatıverirseniz olmamış olur, değil mi?
Erkek egemen sistem çocuk bakımını ve yetiştirilme sürecini kadının omuzlarına yüklüyor.
Bize söylendiğine göre, “soygun” falan da yapılmamış, şimdilerde ona masum bir ad takıldı, meğersem yapılan “israf ” mış! İyi de, şu malum hırsızlıklar, vurgunlar ya da akraba kayırmacılıkları falan ne olacak; yapanın yanına mı kalacak? Evet, toplantıdan anladığımız, tam da öyle olması isteniyor ya da planlanıyor! Bir “uzlaşma” ve “detant” havası esiyor. Egemen fraksiyonlar/
oligarşinin zirvesindeki güç alanları “Aman, dikkat” demişler birbirlerine sanki, “Aramızdaki gerilimin fırsat kollayan kimilerine malzeme olmasına izin vermeyelim!” Toplantı, kim bilir, belki de başkalarının arasında görülmesi uygun görülendir, gösterilendir.
İki ana egemen bloğun, Erdoğan-MHP-Ergenekon ve karşısındaki CHPBatı-yerel sermaye olarak toplayabileceğimiz iki ana bloğun, aralarındaki gerilimi yürütme biçimi konusunda özel bir “uzlaşma” yoklaması yaptıkları anlaşılıyor. (...) Devamı 4. sayfada